Birçok filminde şehirlerden esinlenen usta sinemacı Wim Wenders, bu kez de "Tokyo Tuvaleti" adında gerçek bir kentsel yenileme projesinden esinlenerek hem gayet şiirsel hem de dokunaklı bir filme imza atıyor. Her biri teknolojik sanat yapıtı gibi olan umumi tuvaletleri temizlemekle görevli Hirayama, işini son derece titizlikle, kendini vererek ve gururla yapar; sıkılmadan yinelediği eylemlerini bir sanata, çevresiyle uyumlu bir geleneğe dönüştürmeyi bilir. Beklenmedik karşılaşmalar, bizi Hirayama'nın geçmişine götürür. Müzik kasetleri, ağaçlardan süzülen günışığı, kitaplar gibi günlük hayatın ufak mucizeleriyle varoluşumuzun güzelliklerini keşfe çıkan, sakin bir mutluluk arayışının izini süren Mükemmel Günler, adını Lou Reed'in eşsiz klasiği "Perfect Day"den alıyor. Perfect Days, Japonya’nın Oscar adayı oldu.
PG
Süre
125 dakika
İzlenme
123,690 izlenme
Türler
Kategori
oryantalist bakış açısını seviyorsanız eğer bu filmi de seversiniz. bir batılının gözünden doğu güzellemesi. en sinir olduğum şey nedense doğuda muzik, edebiyat yokmuş gibi filmin kahramanının dinlediği, okuduğu her şeyin batı kültürüne ait olması. tam bir batı film, iki yüzlü ve yüzeysel. doğu mistisizmini anlayamadım ancak patti smith, ve faulker üzerinden bunu anlatabiliyorum diyor yönetmen. gerçekten çok kötüydü. şimdiyi yaşa, zamanda kal, oshi vs. saçmalıklarına kadar götürdü ilerletti saçmalamayı. gerçekten çok yapmacık ve özenti bir film. pseudo entellektüel abuklukları severseniz bayılır "ah çok güzel filmdi" diye anlatırsınız orda burda. şaklabanlık...
film çok güzel tam bir sanat eseri. fakat Japon kültürünü az da olsa tanımak değişik ve keyifli geldi.
şarkılar, oyunculuk, işlenen tema, diyaloglar vs her detay incelikle işlenmiş bir sanat eseri resmen çok beğendim
Yalnızlık genellikle kötü bir şeymiş gibi yansıtılsa da aslında yalnız kalmak da bir tercih olabilir. Ve bir insan yalnız kalmayı istiyorsa veya yalnızlığa ihtiyaç duyuyorsa “ezik” veya “acınası” bir durumda değildir. Aksine kendisine yeten insanlar yalnızlıkla da barışık olurlar. Bu kişiler kendileriyle barışık olma konusunda da daha iyilerdir. İnsanlar sosyal canlılar olsa da her an, her durumda insanlarla iletişim halinde olmak istemeyebilirler ve bu dünyanın en normal şeyidir. Başka insanların sevgisi ya da onayı olmadan da bir şeyler yapılabiliyor bu hayatta. Yalnızlığı seven kişiler kendilerine yetmek konusunda da sıkıntı çekmezler. Siz de kendinizle zaman geçirmeyi öğrenerek yalnızlıkla barışık olmayı başarabilirsiniz. Başkalarından bir şey beklediğiniz hayat hep yarım bir hayattır.
Sadece PERFECT 8.5/10
46 dakika dayanabildim. bu sürenin 5 dakikasında diyalog geri kalanı sadece tuvalet temizliği sahneleriydi
Kendi kendine yeterli olmak, tercih edilmiş yalnizlıkta dinginliği yakalayabilmek, keşke veya iyi ki arasında bir yerlerde tatmin ararken rutinlikte istikrarın güvenliğine sığınmak mutlu ediyor mu? Kimseye bulaşmadığın vakit kimse de sana bulaşmaz mı? İnsanların ruhu yerine bitkiler ve hayvanların yada meczupların ruhunu kendine daha yakın hissetmek acınası mı yoksa takdir edilmesi bir durum mu? Susarak konuşmak hem de eksiksiz özlü konuşmak mümkün mü ve bu tür konuşmayla diğer insanlarla "sorunsuz" iletişim kurulabilir mi? Eskiler mi iyi eskiden biz mi iyiydik yada iyiler hep eskide mi kaldı? Yeni zamanlar iyilikten ne kadar kırpıyor? Çevremizdeki zorunlu olay, nesne ve kişilerden hayallere, muziğe, rüyalara yada kitaplara kaçarak ne kadar uzaklaşabilir veya kendimizi koruyabiliriz? Değişim hep mi kötüye ve kaosa mı doğru? Yoksa eskinin iyisi ile ânımızın iyisi farklı mı?Huzur basitlik veya yalınlıkta mı? Herşey değişirken değişmediğini düşündüğümüz kendimiz ne yönde değişiyoruz? Film; bir yandan bütün bu sorulara Japon kişilik profilleri ve toplumsal yapısı dahilinde estetik cevaplar verirken diğer yandan da modern küresel kapitalist tüketim toplum alışkanlıkları ile disiplin, düzen, saygı gibi geleneksel Japon toplumsal değerleri arasındaki farkları genç tipolojiler ve müzik, giyim tarzı üzerinden şık vurguluyor. Yalnız ve onurlu insanların koruyucu kozalarının duygusal maliyetlerini sinemanın muhteşem diliyle anlatıyor film. Ruhumuz insan kaldıkca sanat insani kalacak ve bizi en özlü şekilde anlatmaya devam edecek. Yaşasın sanat ve onun her ruha dokunan evrenselliği. Filmin senaristinden, yapımcısından,yönetmeninden ve oyuncularından tüm set işçilerine kadar emeği geçen herkese ve hdfilmcehennemi ailesine teşekkür ediyorum.
İzlediğim en iyi dolu dolu 2 saat idi, hayatın içinden bir baş yapıt. Başrol ile güldüm, üzüldüm ve onunla birlikte heyecanlandım. Hiç böyle bir film tecrübe etmemiştim.
Yorumlarda bu filme "Japon filmi" diyen arkadaşlar Midnight Express'e de Türk filmi derler sanırım :))
Değerli Admin, film aramak için sayfalarda ilerlerken; sayfa no yazarak ilerlemek için ayarlama yapılabilir mi:: lutfen.